Yüzölçümü: 8.007 km²
Nüfus: 824.816 (1990)
İl : AYDIN
İZMİR
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü : 1.973 km²
Nüfus : 2.694.770 (1990)
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 30.715 km²
Nüfus: 3.236.626 (1990)
İl : Ankara
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 5.712 km²
Nüfus: 7.309.190 (1990)
İl : İstanbul
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 9.521 km²
Nüfus: 172.479 (1990)
İl : Hakkari
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 18.557 km²
Nüfus: 349.437 (1992)
İl : Kars
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 5.576 km²
Nüfus: 170.117 (1990)
İl : Ardahan
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü: 28.448 km²
Nüfus: 707.645 (1990)
İl : Sivas
GENEL BİLGİLER
Yüzölçümü : 4.365 km²
Nüfus : 349.396 (1990)
İl : Kırıkkale
Yüzölçümü : 4.365 km²
Nüfus : 349.396 (1990)
İl : Kırıkkale
TRABZON
Yüzölçümü : 4.685 km²
Nüfus : 975.137 (2000)
Yüzölçümü : 4.685 km²
Nüfus : 975.137 (2000)
Yurdumuzda nüfus
artışının nedenleri ve sonuçları
Nüfus artışı, sınırları belli bir alanda, belirli bir süre içerisinde insan sayısında meydana gelen artıştır. Doğumlar ve göçler nüfus artışını oluşturan en önemli etmenlerdir. Bunun dışında, bir ülkenin sınırlarını genişletmesi de nüfus artışını sağlar.
Doğumların ölümlerden daha fazla olması nüfus artışına neden olmaktadır. Bu şekildeki artışa, doğal nüfus artışı denilmektedir. Yurdumuzda dış göçler yoluyla da nüfus artışı söz konusudur. Ancak etkisi çok fazla değildir.
Yurdumuzda ilk düzenli nüfus sayımı 1927 yılında yapılmış, bu yılda nüfusumuz 13,6 milyon olarak tespit edilmiştir. 1990 yılında yapılan sayımda ise nüfusumuz 56,4 milyon olarak belirlenmiştir. En son 2000 yılında yapılan sayımda ise nüfusumuz 67 milyonu geçmiştir. Buna göre, geçen süre içerisinde nüfusumuz 4 katından fazla artmıştır. Buna dayalı olarak ülkemizdeki nüfus yoğunluğu da 18 kişiden 88 kişiye yükselmiştir.
Ülkemizdeki nüfus artışı, sayım dönemlerine göre farklılıklar göstermektedir. En düşük nüfus artışı 1940-1945 döneminde yaşanmıştır. Bu düşüşün nedenini, bu dönemin II. Dünya Savaşı yıllarına rastlamasıyla açıklayabiliriz. Yurdumuz bu savaşa girmemiştir. Ancak bir saldırı olasılığına karşı erkek nüfusun pek çoğu silah altına alınmış, bu durum evlenmeleri azaltmış, dolayısıyla doğum olayını yavaşlatmıştır. Ayrıca sağlık ve beslenme koşullarındaki bozulmaya paralel olarak ölümlerin artması da nüfusumuzdaki artış hızını azaltmıştır.
Savaş sonrası dönemde, ülkemizdeki nüfus artış hızı yeniden yükselmiştir. Bunun nedenleri, sağlık koşullarındaki düzelme, salgın hastalıkların büyük ölçüde önlenmesi ve hayat seviyesinin yükselmesidir. Bugün ortalama nüfus artış hızımız %1,8 civarındadır.
Yurdumuzda nüfus artış hızının çok düşük veya çok yüksek olması, önemli sorunları da beraberinde getirmektedir. Nüfus artış hızının düşük olması; yaşlı nüfusun fazla, çalışma çağındaki nüfusun az olmasına neden olur.
Yurdumuzdaki nüfus artış hızının çok yüksek olması, kalkınma hızımızı düşürmekte, çalışan nüfusun yükünü de ağırlaştırmaktadır. Ayrıca işsizliği artırmakta, gelir dağılımında dengesizliğe neden olmaktadır. Doğal kaynaklarımızın da daha çabuk tükenmesine neden olan hızlı nüfus artışı, göçleri de hızlandırmaktadır. İşte bu nedenle, nüfus artış hızının dengede tutulması için yurdumuzda aile planlaması çalışmaları yapılmaktadır. Böylece herkesin bakabileceği kadar çocuk sahibi olmasına çalışılmaktadır. Buna dayalı olarak nüfusumuz, daha sağlıklı, daha iyi eğitilmiş ve daha iyi olanaklara sahip bireylerden oluşacaktır.
Nüfus artışı, sınırları belli bir alanda, belirli bir süre içerisinde insan sayısında meydana gelen artıştır. Doğumlar ve göçler nüfus artışını oluşturan en önemli etmenlerdir. Bunun dışında, bir ülkenin sınırlarını genişletmesi de nüfus artışını sağlar.
Doğumların ölümlerden daha fazla olması nüfus artışına neden olmaktadır. Bu şekildeki artışa, doğal nüfus artışı denilmektedir. Yurdumuzda dış göçler yoluyla da nüfus artışı söz konusudur. Ancak etkisi çok fazla değildir.
Yurdumuzda ilk düzenli nüfus sayımı 1927 yılında yapılmış, bu yılda nüfusumuz 13,6 milyon olarak tespit edilmiştir. 1990 yılında yapılan sayımda ise nüfusumuz 56,4 milyon olarak belirlenmiştir. En son 2000 yılında yapılan sayımda ise nüfusumuz 67 milyonu geçmiştir. Buna göre, geçen süre içerisinde nüfusumuz 4 katından fazla artmıştır. Buna dayalı olarak ülkemizdeki nüfus yoğunluğu da 18 kişiden 88 kişiye yükselmiştir.
Ülkemizdeki nüfus artışı, sayım dönemlerine göre farklılıklar göstermektedir. En düşük nüfus artışı 1940-1945 döneminde yaşanmıştır. Bu düşüşün nedenini, bu dönemin II. Dünya Savaşı yıllarına rastlamasıyla açıklayabiliriz. Yurdumuz bu savaşa girmemiştir. Ancak bir saldırı olasılığına karşı erkek nüfusun pek çoğu silah altına alınmış, bu durum evlenmeleri azaltmış, dolayısıyla doğum olayını yavaşlatmıştır. Ayrıca sağlık ve beslenme koşullarındaki bozulmaya paralel olarak ölümlerin artması da nüfusumuzdaki artış hızını azaltmıştır.
Savaş sonrası dönemde, ülkemizdeki nüfus artış hızı yeniden yükselmiştir. Bunun nedenleri, sağlık koşullarındaki düzelme, salgın hastalıkların büyük ölçüde önlenmesi ve hayat seviyesinin yükselmesidir. Bugün ortalama nüfus artış hızımız %1,8 civarındadır.
Yurdumuzda nüfus artış hızının çok düşük veya çok yüksek olması, önemli sorunları da beraberinde getirmektedir. Nüfus artış hızının düşük olması; yaşlı nüfusun fazla, çalışma çağındaki nüfusun az olmasına neden olur.
Yurdumuzdaki nüfus artış hızının çok yüksek olması, kalkınma hızımızı düşürmekte, çalışan nüfusun yükünü de ağırlaştırmaktadır. Ayrıca işsizliği artırmakta, gelir dağılımında dengesizliğe neden olmaktadır. Doğal kaynaklarımızın da daha çabuk tükenmesine neden olan hızlı nüfus artışı, göçleri de hızlandırmaktadır. İşte bu nedenle, nüfus artış hızının dengede tutulması için yurdumuzda aile planlaması çalışmaları yapılmaktadır. Böylece herkesin bakabileceği kadar çocuk sahibi olmasına çalışılmaktadır. Buna dayalı olarak nüfusumuz, daha sağlıklı, daha iyi eğitilmiş ve daha iyi olanaklara sahip bireylerden oluşacaktır.
Yurdumuzda nüfus
kaybının nedenleri ve sonuçları
Yurdumuzda nüfus kaybını oluşturan etmenlerin başında, ana ve bebek ölümlerinin yüksek olması, trafik kazalarının çokluğu, salgın hastalıklar ve doğal afetlerin fazlalığı ile savaş ve dış göçler gelmektedir.
1990 nüfus sayım sonuçlarına göre, nüfusumuzun dörtte birini doğurgan çağdaki kadınlar, üçte birini de bebek ve çocuklar oluşturmaktadır. Sözü edilen bu iki yaş grubunun sağlık durumlarının istenilen düzeyde olmaması, ülkemizde genel sağlık sorunlarının önemli ve öncelikli konularından birini oluşturmaktadır. Özellikle kırsal kesimlerdeki kadınlarımızın doğum öncesinde ve doğumdan sonraki dönem içinde, gerekli sağlık koşullarına uymamaları, anne ölümlerinin çok olmasına neden olmaktadır. Ayrıca kırsal kesimlerde, doğumun sağlık personeli değil de bu konuda uzman olmayan kişiler tarafından gerçekleştirilmesi, ölüm olaylarını arttırmaktadır. Bu durum bazen hem anne hem de bebeğin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanmaktadır. Bunun yanında yeni doğan bebeğin özellikle hayatının ilk ayı, çok özel bir dönem olması nedeniyle yakından izlenmesi gerekmektedir. Yurdumuzda özellikle kırsal kesimlerde bebek bakımı gereği gibi yapılamadığından, bebek ölüm oranları yüksek olmaktadır.
Yurdumuzda nüfus kaybını oluşturan etmenlerin başında, ana ve bebek ölümlerinin yüksek olması, trafik kazalarının çokluğu, salgın hastalıklar ve doğal afetlerin fazlalığı ile savaş ve dış göçler gelmektedir.
1990 nüfus sayım sonuçlarına göre, nüfusumuzun dörtte birini doğurgan çağdaki kadınlar, üçte birini de bebek ve çocuklar oluşturmaktadır. Sözü edilen bu iki yaş grubunun sağlık durumlarının istenilen düzeyde olmaması, ülkemizde genel sağlık sorunlarının önemli ve öncelikli konularından birini oluşturmaktadır. Özellikle kırsal kesimlerdeki kadınlarımızın doğum öncesinde ve doğumdan sonraki dönem içinde, gerekli sağlık koşullarına uymamaları, anne ölümlerinin çok olmasına neden olmaktadır. Ayrıca kırsal kesimlerde, doğumun sağlık personeli değil de bu konuda uzman olmayan kişiler tarafından gerçekleştirilmesi, ölüm olaylarını arttırmaktadır. Bu durum bazen hem anne hem de bebeğin yaşamını yitirmesiyle sonuçlanmaktadır. Bunun yanında yeni doğan bebeğin özellikle hayatının ilk ayı, çok özel bir dönem olması nedeniyle yakından izlenmesi gerekmektedir. Yurdumuzda özellikle kırsal kesimlerde bebek bakımı gereği gibi yapılamadığından, bebek ölüm oranları yüksek olmaktadır.
0 yorum:
Yorum Gönder